37,9445$% -0.12
41,1742€% -0.08
49,1741£% 0.01
3.810,00%1,13
6.309,00%2,87
25.157,00%2,86
3.124,99%1,30
9.659,48%0,49
16 Nisan 2025 Çarşamba
3. Dünya Harbi Çıkar mı ?..
Kahramanmaraşspor’a Yönelik Kapatma Kararları: Neden ve Sonuçlar
SORUMLULUĞUN IŞIĞINDA YAŞAMAK; TEFEKKÜR
KAHRAMAN ŞEHRİMİN BERTİZ YÖRESİ...
İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI, DÜŞENİ HAVADA YAKALAYACAK KİŞİ DEĞİLDİR!
ABD, Çin hariç diğer ülkelere vergileri 90 gün askıya aldı ama Dünya Ticareti diken üstünde ! Bugünden yarına ne olacağı belli değil..
Bugün Avrupa da görev yapan ABD ve Çinde görev yapan gazeteci dostlarla sohbet ettik.. ABD Başkanı Donald Trump, Çin’e yönelik gümrük tarifeleri yüzde 145’e çıkarırken, bazı ürünleri gümrük dışı bırakması , kendileriyle iletişime geçen ve misilleme yapmayan 75’den fazla ülke için ek tarifelerin 90 gün durdurulduğunu duyurdu ama dünya derin bir nefes alamadı.
Bugün Çin devleti ABD’li uçak firmalarından uçak ve yedek parça satın almayın açıklaması hava yolu şirketlerini zora soktu.. Çin Hava Yolu şirketi sürekli büyürken duraklamaya girmesi Borsa da Hisse senetleri tepe takla gitti.
Ticaret savaşları, özellikle büyük ekonomik güçler arasında yaşandığında, küresel sistemde ciddi kırılmalara yol açabiliyor. Ancak hemen “3. Dünya Savaşı çıkar mı?” noktasına gelmeden önce birkaç noktaya bakalım:
Ekonomik krize giren ülkelerde : İs Savaş tehlikesi var !.. Bunun için Dünya yarın sabah ne ile uyanacağını bugün kestiremiyor..
Ticaret Savaşlarının Gidişatı : Şu anda özellikle ABD-Çin, ABD-AB, hatta Hindistan-Çin ekseninde ekonomik gerilimler oldukça belirgin. Ancak burada hedef Suriye , üzerinden İran’a girmek olarak görüyorlar.. İsrail – İran Savaşı kapıda gibi, biz bundan nasıl etkileneceğiz ?
Gümrük vergilerinin artırılması, Karşılıklı ambargolar, Teknolojiye erişimin kısıtlanması , Yerli üretimi teşvik için dışa bağımlılığı azaltma politikaları gibi adımlarla ilerliyor. Suriye savaş figüranı olarak seçilmiş durumda !..
Gazze ve Filistin halkının Türkiye, Suriye, Ürdün, Mısır gönderme planı var ! Bizi bekleyen sıkıntılar var : Ancak Türkiye bunları Suriye Sınırında tutma hazırlığında yaptığını biliyoruz..
Bu süreçler askeri çatışmadan ziyade ekonomik üstünlük kurma hedefiyle yürütülüyor. Ama İran – ABD ya da İran – İsrail savaşı kapıda gibi görülüyor..
Bu tarz ekonomik savaşların doğrudan dünya savaşına dönüşmesi için şu gibi şartların oluşması gerek diye düşünüyorum :
Askeri ittifakların çatışmaya açık hale gelmesi (örneğin NATO-Rusya veya Çin-Tayvan üzerinden ABD-Çin doğrudan çatışması),
Enerji ve gıda kaynaklarının çok sert şekilde kısıtlanması , Finansal sistemin çökmesi, büyük çaplı sosyal isyanlar (bu içeriden savaş potansiyeli doğurur), bugün ekonomik krize giren ülkelerde bir çakmağın çakılması ile iç savaş çıkarmak çok kolay..
Yanlışlıkla çıkan bir çatışmanın büyümesi, iç savaş , düş savaş, İsrail sürekli savaş istiyor, Rusya Ukrayna savaş halinde Çin ABD ekonomik savaş halinde, 27 AB ülkesi ekonomik olarak zor durumda.. ABD Başkan Donald Trump, askerle savaşma yerine iç savaş istiyor bir yana maddi destek vererek iç savaştan yana olduğunu görüyoruz..
Dünya Şu An Nereye Gidiyor? Derseniz !
Soğuk Savaş tarzı bir bloklaşma gözleniyor (BRICS vs G7 gibi), Siber saldırılar ve hibrit savaş teknikleri yaygınlaşıyor, Ama nükleer caydırıcılık hâlâ geçerli ve bu, büyük güçleri doğrudan çatışmadan uzak tutuyor. ABD – Rusya gibi
Sözün Özü : Şu anki koşullar, doğrudan bir 3. Dünya Savaşı’na yol açacak seviyede değil ama dünya, çok kutuplu, gergin ve kırılgan bir düzene giriyor. Ekonomik savaşlar bir yandan sürerken, yerel sıcak çatışmaların artması (Orta Doğu, Tayvan, Doğu Avrupa gibi) büyük bir savaş riskini tetikleyici unsurlar haline getirebilir. stratejik hamleleri ile dünya liderleri ülkelerini ekonomik savaş ve 3. dünya harbi dışında tutmaya çalıştığını görüyoruz.
Türkiye için ABD destekli İsrail İran ve Suriye ye saldırması , en çok Türkiye etkileyecek savaş şekli olarak görülüyor..
Hayırlı Günler Dilerim..
Necip Fazıl Kısakürek, “Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber… Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?” derken, hepimizin bir gün öleceğini ve bu fani dünyada misafir olduğumuzu hatırlatıyor.
Kur’an-ı Kerim’de Allah (C.C.) Ankebut Suresi 57. ayet, Enbiya Suresi 35. ayet, Âl-i İmrân 185. ayet’te şöyle buyurur:
“Her nefis ölümü tadacaktır. Yaptıklarınızın karşılığı ancak kıyâmet günü tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konulursa, gerçekten o kurtuluşa ermiştir. İyi bilin ki, bu dünya hayatı aldatıcı bir faydadan başka bir şey değildir.”
Evet, herkes fanidir. Bugün varız, yarın âhirete göç edeceğiz. “Her nefis ölümü mutlaka tadacaktır.”
Ahmet Hakan Akkoyun, bizlerden önce âhirete irtihal etti ama ben bu vuslattan çok büyük ders aldım.
Dostluk, kardeşlik, hatır gönül bilmek, insan olmak ne demekmiş… “Bu dünyada ne ekersen, onu biçersin” sözünün tam yerini bulduğunu gördüm. Akkoyun ailesi bugüne kadar hep gönül yapmış sevgi tohumu ekmiş , ekmişte ekmiş !..
Tekir Mahalle Muhtarı Ali Akkoyun’un 17 yaşındaki oğlu Ahmet Hakan Akkoyun, elim bir trafik kazası sonucu hayata gözlerini yumdu.
Bu haberi içimiz yanarak yazdık. Ancak “Türkiye’de insanlık öldü, dostluk bitti” diyenlere Ahmet Hakan Akkoyun’un mesajı netti. Akkoyun ailesinde insanlık bitmez diye bağırıyordu ! duyana !..
“Benim babama, aileme ve dostlarıma bakın,” der gibiydi.
“Dostluk ölmedi,” diye adeta bir cevap verdi.
Ahmet Hakan Akkoyun’un vefat haberiyle dostları, Akkoyun ailesine destek vermek için sel gibi Onikişubat ilçesine, Tekir Mahallesi’ne akın etti.
Tekir Mahallesi Merkez Camii’ndeki cenaze namazına on binler katıldı. Caminin içi, dışı, bahçesi, yollar ve sokaklar cenaze için saf tutanlarla doldu taştı. Herkes dost aileye son görevini hakkı ile yaptı.
Namazda herkesin gözünde yaş, dudaklarında dua vardı. Yalnızca Akkoyun ailesinin değil, dostlarının da yüreğine ateş düşmüştü.
Mezarlıkta edilen dualar ve gözyaşlarıyla toprağa verilen 17 yaşındaki Ahmet Hakan Akkoyun, dostluk, kardeşlik, arkadaşlığın ne demek olduğunu son yolculuğunda bizlere bir kez daha gösterdi.
“Fani dünyada düşmanlığa gerek yok, birbirinizi sevin, dost olun. Bizim dostlarımıza bakın,” der gibiydi. baba , amca, dayı, teyze, kısaca Akkoyun ailesi dostları oradaydı..
Akkoyun ailesini tebrik ederim. Bugüne kadar çok büyük dostluk tohumları ekmişler ve bugün bu tohumların meyvesini hep birlikte gördük. Sevgili saygı kucak dolusu kardeşlik..
Toplumun her kesiminden, her görüşten, her meslekten on binlerce insan Akkoyun ailesinin yanına koştu ve Ahmet Hakan Akkoyun için Fatiha okudu. acısını paylaştı.
İlk gün Tekir’deki kendi evlerinde taziyeleri kabul eden Akkoyun ailesi, daha sonra Üngüt Mahallesi’nde kendi yaptırdıkları ve belediyeye bağışladıkları Cemile Akkoyun Taziye Evi’nde ziyaretçileri ağırlamaya devam etti.
Merhum anneleri Cemile Akkoyun adına yapılan taziye evinin içi kadar dışı da doluydu.
Gelenlere şöyle bir baktım: Sanayici iş insanları, siyasi partilerin il ve ilçe başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri… Kısacası bir Maraş oradaydı.
45 yıldır gazetecilik yapıyorum. Sayısını hatırlayamayacağım kadar çok cenazeye ve taziyeye katıldım ama böyle bir kalabalığı, bu kadar samimi dostluğu bir arada ilk defa gördüm. Sevgi saygı kardeşlikleri beni çok etkiledi..
Ahmet Hakan Akkoyun, âhirete göçerken, aile dostlarını bir araya toplayan, yüz binlerce Fatiha ile uğurlanan biri oldu. İnsanlığın halen ölmediğini, gelenek, görenek, adet ve kültürümüzün yaşadığını bizlere gösterdi !..
Son Gün ve Mevlit Okutulması:
Ahmet Hakan Akkoyun’un acılı babası, Tekir Mahalle Muhtarımız Ali Akkoyun…
Benim tanıdığım Halit, Orhan, İbrahim Akkoyun ve toplamda 17 kardeşiyle birlikte çocukları, torunları, kısacası Akkoyun ailesi, biliyoruz , mevlit için Akkoyun ailesi görev başındaydı.
Su dağıtan, tatlı ikram eden, mevlit çöreği ve şeker dağıtan, gelenleri karşılayan, gidenleri yolcu eden Akkoyun ailesi, bugüne kadar güzel dostluklar ekmiş ve bugün bu dostluğun meyvesini toplamıştı.
İnsan olmak böyle bir şey! Kimin “adam” olduğu düğünde, cenazede, hastalıkta yani iyi ve kötü günde yanına gelenlerle belli olur. arayıp soran dostlarla belli olur..
Ve Akkoyun ailesi için son sözüm şudur: Adam gibi adamlar!
Bir kez daha:
Ahmet Hakan Akkoyun’a Allah’tan rahmet, mekânının cennet olmasını diliyorum.
Akkoyun ailesine Cenab-ı Allah’tan sabırlar diliyorum.
Kalın sağlıcakla, dostlar.
Bismillahirrahmanirrahim. Bugünlerde yaşadığımız hava olayları, doğanın dengesizliği sadece meteorolojik bir durum değildir; bu aynı zamanda insanlığa bir ilahi uyarıdır.
Bir hafta önce yaz havası yaşanırken, 11 Nisan 2025 günü yağan kar ve oluşan don meyve ağaçlarını mahvetti.
Bu durum bize sadece doğa olaylarını değil, insan olarak kendi gidişatımızı da sorgulamamız gerektiğini hatırlatıyor.
İnsanoğlu Bozarsa, Bozulur! Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “İnsanların kendi elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozulmalar ortaya çıktı. Belki geri dönerler diye Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırıyor.” (Rum Suresi, 41) Doğanın dengesini bozan biziz. İsraf, çevreye saygısızlık, bencillik, ahlaki çöküntü ve Allah’ın koyduğu hudutları hiçe saymak, bizi felaketlerin içine çekiyor.
Pandemi, seller, depremler, mevsim anormallikleri – hepsi bir uyarıdır, bir tefekkür vesilesidir.
Geçmiş Kavimlerden Ders Almalı Tarih boyunca birçok kavim, azgınlıkları, zulümleri, isyanları ve ahlaki çöküntüleri sebebiyle helak edilmiştir.
Lut Kavmi’ni hatırlayalım; ahlaki sapkınlıkları yüzünden helak edildiler.
Ad ve Semud kavimleri, kibirleri ve nankörlükleriyle kendi sonlarını hazırladılar. “Nice memleketler var ki, halkı zulmetti de biz onları yok ettik.
Harabeleri duvarları çöküp yıkılmış durumda, nice terkedilmiş kuyular ve nice sağlam saraylar…” (Hac Suresi, 45) Tövbe Kapısı Açık, Umut Var Allah Teâlâ’nın rahmeti sonsuzdur.
Bize düşen, bu uyarılardan ibret almak, tövbe etmek ve salih bir kul olmaya çalışmaktır. “Ey iman edenler! Hep birlikte Allah’a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur Suresi, 31) Her birimiz kendi nefsimizi sorgulamalıyız. “Ben yapmıyorum” demek yeterli değil; toplumun ahlaki çöküşüne sessiz kalmak da bir vebaldir.
Kötülük karşısında susan dilsiz şeytan olur, buyurmuştur Efendimiz (sav). Ne Yapmalıyız? Tövbe edelim. Hatalarımızdan dönelim, af dileyelim. İslam’ı öğrenelim ve yaşayalım.
Bilmeden yaşamak, gaflet içinde olmaktır. Salih ameller işleyelim. Yardımlaşma, dürüstlük, adalet ve tevazu ile hayatımızı donatalım.
Doğaya ve çevreye sahip çıkalım. İsraf etmeden, şükrederek yaşayalım. Dualarla Rabbimize yönelip af dileyelim.
Son Söz: Her Felaket Bir Feryattır Felaketler bizi korkutmak için değil, uyandırmak için gelir. Rabbimiz bizleri uyarır; çünkü sever. Önemli olan bu işaretleri okuyabilmek, gaflet perdesini aralayabilmektir. “Allah kullarına zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler.” (Yunus Suresi, 44) Gelin hep birlikte, kendimize çekidüzen verelim. Tövbelerle, dualarla, bilinçle yaşayalım.
Bugün bir başlangıç olsun. Rabbim, bizleri affetsin, doğru yola iletsin ve rahmetiyle kuşatsın.
Selam ve dua ile…
11 Ayın Sultanı Ramazan yaklaşırken bir cenaze için camiye gittim. Cami içinde 10-15 kişi namaz kılıyor, ölene dua ediyordu. “Ne güzel!” dediğinizi duyar gibiyim.
Ancak caminin dışında yüzlerce yakını, “Hasta mıydı? Neden öldü? Ne kadar malı vardı?” gibi sorular soruyor, emekli maaşı başta olmak üzere ekonomi konuşuyorlardı.
Cenaze namazında imam efendi soruyor: “Hakkınızı helal eder misiniz?” Cemaat hep bir ağızdan “Helal olsun!” diye cevap veriyor. Peki, gerçekten helal oluyor mu? Ne zaman helal olmuş sayılıyor? Bugün mü, yarın mı, yoksa mahşer meydanında mı? Oysa daha açık ve bilinçli bir şekilde “Ben her türlü hakkımı helal ettim” ya da “Etmiyorum” demek gerekmez mi?
“Helal olsun!” Ama ne zaman olsun?
15 Temmuz 2016’dan itibaren camiler hızla boşalmaya başladı. Ardından 15 Mart 2020’de Türkiye’de ilk kez görülen koronavirüs pandemisi nedeniyle kısıtlamalar geldi. O yıl Ramazan ayında teravih namazına gidemedik, cenaze namazlarını aramızda iki metre mesafe bırakarak, sadece 5-10 kişiyle kıldık. Camiler bu süreçte daha da boşaldı.
28 Şubat 2025 Cuma akşamı ilk teravih namazını kılacağız ve 1 Mart 2025 Cumartesi günü ilk orucumuzu tutacağız. Peki, camiler bugün ne durumda?
Sabah namazına beş kişiyle kılınan bir cami… Hava soğuk. Öğle namazında 10 kişi, ikindi, akşam çok değişmiyor. Yatsı namazında biraz daha fazla kişi oluyor ama sonrasında camiler yine boş…
Peki, Türkiye’de Müslüman sayısı nedir? Beş vakit namaz kılan kaç kişi var? Cuma namazına giden Müslüman sayısı kaç? Ramazan ayında teravih namazı kılanların sayısı ne kadar? Ve en önemlisi: Oruç tutan Müslüman sayısı kaç?
Kahramanmaraş’ta ilkokul, ortaokul ve liseye giden 238 bin öğrenci var. Bunların kaçı Kur’an-ı Kerim okumayı biliyor? Annesi babası yazın onu Kur’an kursuna gönderdi mi?
Türkiye’de 128 bin imam var. Peki, bu imamların kaçı halka Kur’an-ı Kerim öğretmek için çaba gösteriyor?
Neresinden baksak, hangi noktayı tutsak elimizde kalıyor. en iyisi din konusuna girmeden biz emekli maaşı hesabına devam edelim ! dinimizi değil ama belki ekonomiyi kurtarabiliriz !..
Hayırlı günler diliyorum.
6 Şubat 2023 Pazartesi günü, sabaha karşı 04:17 ve öğle saatlerinde 13:34’te meydana gelen iki büyük deprem, 11 ili etkiledi ve özellikle 4 il ile 2 ilçeyi adeta yerle bir etti.
Bugün Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Hatay, İslahiye ve Nurdağı’nda her yer adeta bir şantiyeye dönüşmüş durumda. Bu nedenle bölgede çok sayıda yabancı işçi çalışıyor. Her ne kadar inşaat malzemeleri şehirlerimizden temin edilmese de, işçilerin yeme-içme, konaklama ve sosyal ihtiyaçları için harcadıkları para şehir ekonomisine olumlu katkı sağlıyor.
Dün bir inşaat şantiyesiyle sohbet etme fırsatım oldu. Mühendislere ev tutulduğunu, işçilerin ise konteynerlerde ya da 8-10 kişi bir evde kaldığını öğrendim. İnşaatın durumunu sorduğumda, %90 oranında tamamlandığını ve Nisan ayında teslim edeceklerini söylediler. Peki, yeni bir proje var mı diye sordum? “Yok” dediler.
Kahramanmaraş geneline baktığımızda, 2025 yılı sonunda TOKİ veya Emlak Konut tarafından yapılan konut projelerinin tamamlanmış olacağını öngörüyorum. Elbette Kahramanmaraşlı müteahhit firmalarımız, yerinde dönüşüm ve sıfır arsa üzerine yeni konut projelerine devam edecekler. Ancak bugün gördüğümüz sıcak para akışı bir anda kesilecek. Bu duruma hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Öte yandan, yaklaşık 76 bin kişi nüfus kaydını başka illere taşıdı. Ancak, çok daha fazla insan nüfus kaydını almadan başka şehirlere göç etti. Pek çoğu “İnşaat işleri bitince dönerim.” düşüncesinde olabilir ama unutmayalım ki, yıkılan ve hâlâ açılmayan fabrikalar var, kapanan işletmeler var. Buna rağmen şu an SSK’ya kayıtlı işçi sayısında artış görülüyor.
Eğer benim öngörüm doğruysa, bu yılın sonunda SSK’lı sigortalı işçi sayısında hızla bir düşüş yaşanacak. Bu da şu anlama geliyor: Giyimden yeme içme mekânlarına, küçük esnaftan diğer işletmelere kadar birçok sektöre aktarılan sıcak para azalacak.
Bu nedenle temkinli olmalıyız, önümüzü görerek hareket etmeliyiz. 2026 yılı çok daha zor geçebilir.
Bugün 3 Şubat 2025 Pazartesi. Sevgili okurlarım, dondurmanın başkenti Kahramanmaraş’tan selam ve sevgilerimi sunuyorum.
Ayrıca, her yıl 3 Şubat, “Dünya Kahvaltıda Dondurma Yeme Günü” olarak kutlanmaktadır. Bu özel gün, güne sıradışı bir başlangıç yapma fırsatı sunar. Normalde tatlı bir atıştırmalık olarak tüketilen dondurma, kahvaltıda keyifli bir alternatif olabilir. İnsanlar bugün, dondurma yiyerek kahvaltı yapabilir, dondurma sundae’leri veya dondurmalı waffle’lar hazırlayabilir ya da dondurma temalı kahvaltı partilerine katılabilirler.
Bu özel gün, hayatın tadını çıkarmayı, anın keyfini yaşamayı ve bazen alışılmışın dışına çıkmayı hatırlatıyor. Neşeyle güne başlamanız dileğiyle…
Hayırlı günler diliyorum!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.