34,3218$% -0.19
36,6331€% -0.67
44,2212£% -0.57
2.890,61%-2,61
2.618,92%-2,45
9.276,78%1,00
31 Aralık 2024 Salı
Yeni bir yıla çeyrek kala, gözümün önüne Gazze geldi…
Yeni yıla girerken, Selahattin Eyyübi’nin sözü geldi zihnime;
“Kudüs fethedilinceye kadar gülmeyeceğim,
Mukaddes belde işgal altındayken, gülmek bana yakışmaz”…
Yeni yıla girerken, Nuri Pakdil’in dizeleri geldi aklıma;
“Yüreğimin yarısı Mekke’dir, geri kalanı da Medine’dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır”…
Onlar bizim kardeşlerimiz…
Onlar da bizim gibi insan…
Onların da sıcak bir eve, sıcak bir gülüşe ihtiyaçları var…
Esir Kudüs ve mazlum Gazze, İslam dünyasının utanç vesikası ve müslümanların zilletine işarettir…
Tüm dünya bu zulme, seyirci kalmaya devam ediyor…
Mazlumların gözyaşları ve dökülen şehit kanları, tüm insanlığı boğacak birgün…
Peygamber efendimiz (a.s) buyuruyor;
“Bir kötülük gördüğünüz zaman, elinizle değiştirin, gücünüz yetmiyorsa, dilinizle değiştirin, ona da gücünüz yetmiyorsa, kalbinizle buğzedin. Bunuda yapamayanda zerre kadar iman yoktur.”
Zulme karşı neye gücümüz yetiyorsa, onu yapmamız gerekiyor…
Alimlerden, İzz bin Abdisselam’a bir terzi şu soruyu sorunca; aldığı cevap çok manidardır…
“Haçlılar bana elbise diktirmeye geliyorlar. Ben Haçlılara elbise dikersem zulme ortak olur muyum?” diye sorar.
İzz bin Abdisselam’ın cevabı keskindir:
“Hayır, sen zulümlerine ortak olmazsın.
Sana iğne iplik satan zulme ortak olur, sen zalimin ta kendisi olursun.”
Peki, şimdi kendimizi hesaba çekelim, biraz muhasebe yapalım…
Biz zalim mi yiz?
yoksa zalimlerin zulmüne ortak olanlardan mı yız?….
Gazze ve Filistin’deki zulüm, gözyaşı ve dökülen kanın sorumlusu kim?…
Siyonistlerin malını alıp satan, zalim mi dir?…
Siyonistlerin elbisesini diken terzi, zalim mi dir?…
Siyonistlerin yemeğini hazırlayan aşçı, zalim mi dir?…
Siyonistlerin güçlenmesini sağlayanlar, zalim mi dir?…
Evet, yeni yıla geçerken, gecenin düşündürdükleri bunlar…
Ve ben yine gecenin karanlığında, fecre doğru, aydınlık günlere ve yıllara doğru ilerliyorum…
Ve yazımın sonunda; 2025 yılına Kuran’ın şu müjdesiyle girmek istiyorum;
(Ey inananlar zalimlere, yeryüzünde fesat çıkaranlara karşı) gevşemeyin, (yaptıklarından dolayı da) üzülmeyin! Eğer (gerçekten) mü’minseniz mutlaka onlara galip geleceksiniz (ve inandığınız sürece de galip gelmeye/üstün olmaya devam edeceksiniz). (Ali İmran: 139)
“Korkunç bir hızla, uçurumların dibine yuvarlanan insanlık, islama muhtaçtır…
İstikbal İslamın olacaktır.”
(Prof. dr. Seyyid Kutup)
Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, tüm insanlığa huzurlu ve sağlıklı yıllar diliyorum…
Selam ve dua ile kalın…
Mehmet Akpınar
31.12.2024
“De ki: Benim namazım, (her türlü) ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir.” (Enam süresi:162)
Bü dünya hayatında seni enterese eden, sadece seni yaratan rabbin olsun…
60-70 yıllık dünya hayatını, başkası ne düşünüyor diye yaşamayın, sadece Allah için yaşayın…
Önce kendini düşün, kendin için yaşa…
Sağa sola bakma, daima ileriye doğru koş…
Sağını solunu bekleme, Rabbine doğru koş…
Bilmiyorsan, bir bilene danış…
İyileri kendine örnek al…
Hatalar insana, insanoğluna mahsustur, üzülme, yıkılma…
Yeniden Rabbine sığın, ayağa kalk ve yürü…
Çünkü sen Allah için yaşıyorsun…
Çünkü senin düşüncen, yaşantın sadece Allah içindir…
Sadece Allah’a hesap vereceksin…
Sadece Allah, hataları affedendir…
Sadece Allah, gerçek merhamet sahibidir…
Bağışlayan O…
Dirilten O…
Yaşamın ve ölümün sahibi O…
Her türlü kaygıdan kurtul ve Allah’a yönel…
Riyadan ve gösterişten kurtul…
Samimi ve dürüst ol…
Kalpleri bilen de O, Kalpleri değiştiren de O…
Kalplere hükmeden de O…
Kalbini ve yaşantını değiştir…
Allah’ın emri doğrultusunda, yeniden çek et kendini…
Bakınız Kuran’ı Kerim’de, kalp ile ilgili birçok uyarı bulunmaktadır;
“Onlar, Kur’an üzerinde düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde kilitleri mi var?”
(Muhammed:24)
“Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır.” (Bakara:74)
“Onlar Peygamber’e: “Bizim kalplerimiz örtülüdür, söylediklerini anlamıyoruz” dediler. Aslında gerçeklerin üzerini bilerek örtmeleri ve inanmamakta direnmeleri sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir; bu yüzden pek azı iman eder.” (Bakara:88)
“Ey mü’minler! Hepiniz birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin. Allah’ın size olan şu nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşmandınız; derken Allah kalplerinizi kaynaştırdı da O’nun bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Ateşten bir çukurun tam kenarında idiniz, fakat Allah sizi oraya düşmekten kurtardı. Doğru yolu bulasınız diye, Allah size âyetlerini işte böyle açıklıyor.” (Ali İmran: 103)
“Ey mü’minler! Siz öylesine kalpleri arıduru, herkesin iyiliğini isteyen kimselersiniz ki o düşmanlarınızı bile seversiniz, ama onlar sizi sevmezler.” (Ali İmran :119)
Ve son olarak, alemlere rahmet olarak gönderilen Muhammed (a.s) buyuruyor:
“Allah sizin kalplerinize ve davranışlarınıza bakar.”
Kalplerimize dikkat edelim, Allah kalplerden geçeni tek bilendir…
Selam ve dua ile kalın…
Mehmet Akpınar
15.12.2024
Çayımızı koyduk ve yeniden başladık…
Gemileri yaktık, geri dönüş yok diyerek sefere çıktık…
Samimiyet, güven ve çalışkanlık şiarımız oldu…
Belki eksiklerimiz var, belki zaafiyetleri olanlarımız var ama samimiyet ve doğru bir hedefe doğru birlik ve beraberliğimiz, tüm eksiklerimizi telafi edecektir…
Ayrıca samimiyetle çıkılan yolda, eğitim ve nasihatla işler yolunda gitmekte ve başarı kaçınılmaz olmaktadır…
Önemli olan, mevcut olanlarla yol yürüyebilmek ve daima yenilenerek ve değişime ayak uydurarak yol yürümektir…
Önemli olan hedefe doğru, samimi ve doğru adımlarla yürümektir…
Sadece şunu ifade etmek istiyorum; gün gelecek, oturanlar, yürüyenleri mutlaka görecektir…
Sürekli karanlığa taş atanlar, sürekli oturanlar, aydınlığa hiçbir ışık yakmayanlar, gün gelecek, dünyayı aydınlatan ve yüzleri gülümseten,gerçek adamların tarihe ışık tutan hikayelerini yazacaklardır…
Yeni bir şehir,ancak bir bütünlükle kurulabilir…
Yeni bir şehir için, siyaset üstü bir yönetim anlayışı şarttır…
Yeni bir şehir için en az 100 yıllık bir planlama şarttır…
Hiçkimsenin haksızlığa uğramadığı bir hizmet ve planlama vizyonu şarttır…
Yeni bir şehir için zengin ve fakir ayrımı yapmaksızın, kapsayıcı bir yaklaşım ve faaliyet şarttır…
Eğitim camiasından,üreticisine…
Patronundan, işçisine…
Kadınından, erkeğine…
Halkından, işadamına…
Sivil kuruluşlardan, kamu yönetimine kadar…
Basınından, yöneticilerine…
Köylüsünden, kentlisine kadar, bir bütünlük ve adalet anlayışına sahip olmak gerekiyor…
Bunu sağlamak, kalplerin bütünleşmesiyle ve sürekli bir eğitim anlayışıyla mümkündür…
Sürekli bir anlayış ve müsamaha…
Sürekli bir eğitim ve çalışma…
Sürekli bir adalet ve eşitlik uygulaması…
Bir şehrin yeniden yapılanması ve huzurun sağlanması buna bağlıdır…
Bütün bu birliğin sağlanması ve yeni bir kentin kurulması, geniş bir basiret ve vizyona sahip olmakla mümkündür…
Allah,adalet sahibidir, dünyada asla kimseye torpil yapmaz, Allah doğru bir şekilde çalışanlara yardım eder ve çalışan; mutlaka hedefine ulaşır…
Sevgiyle ve sağlıkla kalın…
Mehmet AKPINAR
01.11.2024
Peygamberimiz (a.s),elindeki bir çubukla toprağa düz bir çizgi çizerek buyuruyor;işte bu dosdoğru olan istikamet yoludur.
Sonra da bu dosdoğru yolun etrafına eğri eğri ayrılan yollar çiziyor ve buyuruyor; Bunlar da batıl yollardır, her bir eğri yolun başında bir şeytan bulunur, insanı bu doğru yoldan saptırmak için davet eder durur.”
Hayat yolunda önümüze çıkan,bizi yolumuzdan alıkoymak isteyen çeşitli engeller elbette çıkacaktır…
Önümüze çıkan engeller, bazen, bizatihi kendi hevamız ve hedonist duygularımız olacaktır…
Engeller, Bazen,bizi kıskanan ve bize haset besleyen, pusuda bekleyen, dost görünümlü kuzu postuna bürünmüş dostlar olacaktır…
Belkide bizi doğru yoldan alıkoymaya çalışan tembelliğimiz olacaktır…
Belkide bizi doğru yoldan saptırmak isteyen, nefsimizin istek ve arzuları olacaktır…
Belki de bizi yolumuzda yanız bırakan veya doğru yolda sessiz kalan yakınlarımız olacaktır…
İşte tamda burada tevekkül dediğimiz,sadece Allaha dayanarak yürümek diyerek tarif ettiğimiz en mükemmel özellik bizim kurtuluşumuz olacaktır…
Doğruluk ve tevekkül,dünyadaki bütün olumsuzlukları başarıya ve zafere dönüştüren, kişiyi güçlü kılan, yıkılmaz yapan yeryüzünün tek hakikatıdır…
Sen yürü ki, dünya yürüsün,
Sen düzel ki, dünya düzelsin…
Sen değişirsen, dünya değişir, denemesi bedava…
Doğruluğun karşısında hiçbir güç duramaz…
Tevekkülün karşısında tüm zorluklar kolaylaşır…
Kullara değil, herşeyin sahibi Allah’a dayanmak tek kurtuluştur…
Doğru yeryüzünde bir tanedir…
Örnek verecek olursak; sözünde durmamak, yalan söylemek, hıyanet içinde olmak, evrensel kanunlara göre yanlıştır, tüm insanlığın ortak kararı da budur…
Sözünde durmak, doğruluk ve ahde vefa tüm dünyanın ortak doğrusudur…
Yanlışlar ve yalanların ömrü bir günlüktür ve yalanın mumu sönmeye mahkumdur…
Onun için, hayatın sonunda ölüm bekleyen insanoğlu doğruluk üzere yaşamalı…
Hem dünyada mutlu olmanın ve hem de ahirette mutlu olmanın yolu doğruluktur…
“Hayata atılan insan, ipin üzerinde yürüyen cambaza benzer, doğruluk yolunda yürürken dikkatli olmak lazım, sağa sola yalpa yapmadan doğru yolda yürümesini bilmek lazım.” Yaşar Kaplan
Günümüzde genel uygulama; insanın, başkalarına iyiliği anlatması ama kendisini unutmasıdır…
İslam toplumlarının zayıflamasının sebebide budur…
Daima karanlığa taş atılması ve aydınlık için bir türlü ışığın yakılmamasıdır…
Aydınlık için adımlar atamıyoruz ve yıllarımızı birilerini eleştirerek tüketiyoruz…
Oysaki dünyada değişimi gerçekleştirenler, konuşanlar değil, çalışanlar ve üretenlerdir…
Şimdi üretim zamanı,
Tüketim zamanı değil…
Şimdi uygulama zamanı,
Konuşma zamanı değil…
Aslolan, statükoya boyun eğmeden, kapitalizmin vahşi pençesine takılmadan çalışma zamanıdır…
Sağa sola bakmadan, sadece doğru bildiğin yolda ileriye doğru ilerleme zamanıdır…
Engellere takılmadan,yanlışlara boyun eğmeden doğru yolda yürüme zamanıdır…
Selam ve dua ile kalın…
Mehmet AKPINAR
13.04.2024
Küfür üzere yaşamanın, insanlığa zulmetmenin sonu hüsran…
Kafire, zalime alkış tutmanın sonu cehennem…
Yahudiliğe, hristiyanlığa özenmenin sonu ateş…
Gösterişin, günahın, kula kulluğun sonu kocaman bir hiç…
Ne mutlu, Allah’ı dost edinenlere…
Ne mutlu, Muhammed (a.s)’ı rehber ve lider edinenlere…
Ne mutlu, O’nun izinden gidenlere…
Ne mutlu, müminleri dost olarak bilip, onlara yardıma koşanlara…
Gözümüzün önünde GAZZE var…
Cayır cayır yanıyor…
“Küfür tek millettir” düsturu herşeyi ortaya koyuyor…
Amerika, İsrail, İngiltere, Fransa, Almanya ve onların kuklası olan arap ülkeleri hepsi beraber birleştiler, seyrediyorlar…
İran’da, üstü kapalı yapılan zulümleri ve soykırımı görmezden gelmeye devam ediyor, her zamanki gibi…İran ve kuklası Hasan Nasr’ın;”Bize saldırırlarsa günlerini gösteririz” açıklaması bile, kargaları güldürüyor…
Sanki GAZZE farklı bir dünyanın vatanı…
Yıllardır küfrün ve zulmün ortağı olmaya devam ediyorlar…
Afganistan’da, ehli sünnet müminlere karşı, Amerika’yla beraber kolkola savaştılar…
Irak işgalinde, Amerika’yla beraber ehli sünnet müminleri öldürdüler, tecavüzler işlediler…
Suriye’de, Müslüman kanı döktüler ve dökmeye de devam ediyorlar…
Öncesinde nasıl Osmanlı’ya düşmandılarsa, şimdilerde de aynı şekilde İslam dünyasının baş belası bir devlet olma yolunda ilerlemeye devam ediyorlar…
Gösteriş, göz boyama, her türlü yalan ve entrika, takiyyenin her türlüsü, bunların ana karakteri…
Türkiye, Katar, Pakistan, Yemen, Afganistan gerekli destekleri veriyorlar hamdolsun…
Gazzeli Mücahid Ebu Ubeyde’nin son sözleri gerçeği ortaya koyuyor;
“İslam dünyasının korkak liderleri, Gazze’de ölenler için üzgün olduklarını söylüyorlar.
Siz onlara üzülmeyin, onlar şehit oldu, Allah katında rızıklandırılıyorlar.
Asıl kendi halinize ağlayın.”
Aslında tüm mücahit liderlerin ortak sözü budur…
Bakınız geçmişte Afganistan komutanlarından Gülbeddin Hikmetyarın sözü de aynı minvaldeydi:
“Bizim mücahide ihtiyacımız yok,
Sizin cihada ihtiyacınız var.”
Mısır firavunu Enver sedatı öldüren, Mısırlı mücahit Halid El-istanbuli’de idam sehpasına gitmeden önce, zindanda iken, kendisine üzülenlere, gönderdiği mektubunda şöyle cevap yazıyordu;
“Benim halime üzülmeyin, ben rabbime kavuşuyorum.
Kendi halinize üzülün.
Zalimlerden yaşama hakkı dilenen, zalimlerle dost olarak yaşayanlara üzülün.”
Mümin, dünyaya bir kere gelir…
Bizler Allah’a iman etmiş insanlarız…
Her zaman mazlumun yanında, zalimin karşısında olmaya devam edeceğiz…
Doğruluk üzere ve dürüst bir insan olarak yaşamaya devam edeceğiz…
Yalan üzere, gösteriş üzere bir yaşam, müslümanın yaşam biçimi olamaz…
Allah’ın emrettiği gibi, peygamberimizin ve sahabei kiramın yolunda yaşamaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz…
Rabbim tüm şehitlerimize rahmet eylesin…
Selam ve dua ile kalınız…
Mehmet AKPINAR
09.11.2023
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.