34,3218$% -0.19
36,6331€% -0.67
44,2212£% -0.57
2.890,61%-2,61
2.618,92%-2,45
9.276,78%1,00
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Gurup Başkan Vekili, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, katıldığı televizyon kanalında ülke gündemi hakkında değerlendirmede bulundu.
İlk olarak AK Parti’den istifa eden Amet Eşref Fakıbaba hakkında yöneltilen soruyu cevaplayan Mahir Ünal, “Şimdi tabii öncelikle bu konuda sosyal medya üzerinden bir beyan olmakla birlikte henüz meclise gelen bir şey yok. Bu konuda TürkiyeBüyük Millet Meclisi içtüzüğü son derece açık yani madde 136. Eğer bir kişi milletvekilliğinden istifa ederse. İstifa eden milletvekilinin istifa yazısının gerçekliği başkanlık divanınca yedi gün içerisinde incelenip tespit edildikten sonra üyeliğinin düşmesine genel kurulca görüşmesiz karar verir diyor. Dolayısıyla burada sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalardan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine de sanırım dilekçeyle iletecektir. Bir sosyal medya açıklaması üzerinden bunu, magazini en iyi yapmak bence doğru olmaz “ dedi.
RTÜK’te boşalan AK Parti’nin üyeliği konusunda bilgi verne Mahir Ünal, “AK Partinin bir üyeliği boşaldıktan sonra doğal olarak meclis başkanlığı üyeliği boşalan partiye bir yazıyla bunu bildirir ve 12 Ekimde meclis başkanlığı bize bir yazıyla bunu bildirdi. Bizde meclis başkanlığına buna cevaben bir yazı yazdık. Bunun RTÜK üyelik seçimiyle bu istifayı ilişkilendirmenin de doğru olduğunu düşünmüyorum” diye konuştu.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kimyasal silah kullandığı iddiasıyla ilgili değerlendirmede bululuna Ünal, “Şimdi dünyanın her yerinde terörle mücadele, demokrasiyi korumak ,demokratik siyaseti korumak, meşru hukuk demokrasi alanında İnsanların kamu düzeni içerisinde hak ve özgürlüklerini muhafaza etmek için ne yapılır. Yani demokratik siyasetle terör bir arada düşünülemez. Bunun en delili bunu zaman zaman ifade ediyoruz, bir kere daha ifade etmekte fayda görüyorum. Şimdi Türkiye’de özellikle HDP’nin, CHP’nin içerisinde bazı milletvekillerinin terörle ilişkilerine baktığımızda ve bu terörle ilişkilerinde sürekli demokrasiyi referans alarak konuşmalarına baktığımızda Avrupa insan hakları mahkemesini referans alarak konuşmalarına baktığımızda şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ve İspanya Yüksek Mahkemesi’nin yani Anayasa Mahkemesi tarafından onanıp Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürülen Batasuna kararına baktığımızda orada terör örgütü eta ve onun alt kuruluşlarıyla Batasuna Partisi’nin organik bir bağ bulunduğu iddiasıyla ilgili bakın mahkeme’nin verdiği karar. Bir siyasal partinin terörist saldırıları kınamaktan kaçınmasının, bazı durumlarda terörizmi zımnen desteklemesi anlamına geldi. Yani Avrupa bu bu karar terörist saldırıları kınama mayı bile terörizmi zımnen destekleme olarak ifade ediyorken, Avrupa insan hakları Mahkemesi kararı şimdi Türkiye’de HDP açık birşekilde terörörgütünün destekliyor, terör örgütünün burada zaten etaya açılan davada terör eylemlerini kınamaktan kaçındığı parti sözcüsünün yasal olan yada olmayan her yönden her yoldan işte mücadelemizi sürdüreceğiz beyanları. Terörizmi destekleyen afişler asmaları, halkı devlete karşı mücadele etmeye tahrik etmeleri gibi gerekçeler.
Türkiye’de bunların çok fazlası olmasına rağmen HDP’nin açık bir şekilde CHP’nin içerisindeki birçok milletvekilinin de yine açık bir şekilde, hayır CHP içerisinde de bazı milletvekillerinden Sezgin Tanrıkulu örneğinde olduğu gibi. Aynı şekilde düğün ve Tabipler Odası Başkanlığı’nın PKK’nın yayın organına çıkarak eğer PKK yayın organının servis ettiği görüntülerden yola çıkarak hanımefendi kahraman Türk ordusunun kimyasal kullandığına karar vermiş. Ve kahraman Türk ordusunun kimyasal kullandığına karar vermiş. Bu son derece organize Türkiye’ye dönük yani bu AK Parti’ye dönük bir mesele değil, bu bu ülkenin ve uluslararası alanda Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarına ve onun itibarsızlaştırılmasına, kahraman Türk ordusunun konu terörle verdiği mücadeleyi lekelemeye dönük, açık da bir dezenformasyon örneğidir.
“Dezenformasyon bilgi bozumudur”
Yürürlüğe giren dezenformasyon yasası hakkında da bilgi veren Ünal, “Biz dezenformasyonu nasıl tanımlıyoruz. Dezenformasyon basit bir yalan değildir. Burada baktığınızda Türkiye Cumhuriyeti devletinin terörle mücadelesini akamete uğratmak burada açık bir şekilde var mı var. Aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin itibarına, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kamu barışına, kamu düzenine dönük açık bir şekilde burada bir saldırı varmak var. Batasuna kararını ortaya koydu Avrupa insan Hakları Mahkemesi ve terör örgütünü kınama anmayı bile hızın mi olarak teröre destek vermek olarak nitelendirirken burada açık bir şekilde terör örgütünün ortaya koyduğu bir kara propagandayı alıyorsunuz üstelik terör örgütünün yayın organına çıkıyorsunuz, terör örgütünün yayın organında bu ülkenin ordusunu terörle mücadele eden ordusunu, açık bir şekilde kimyasal silah kullanmakla suçluyorsunuz ve sonra da bunun delili olarak da ortaya yine terör örgütünün servis ettiği görüntüleri de burada şey olarak ortaya koyuyorsunuz delil olarak ortaya koyuyorsunuz.
Ve size bir doktorsunuz izlediğiniz görüntülerden yola çıkarak böyle bir iddiada bulunuyorsunuz bunların uluslararası bağlantılarını son dönemde Türkiye’nin PKK terör örgütüne dönük hamleleri ve o terör elebaşlarının ben nasıl tek tek etkisiz hale getirildiği ve terör örgütünün bitme noktasına geldiği bu noktada içerden ve dışardan terör örgütünün yaptığı çağrıları hatırlayalın. Şimdi terör örgütünün yaptığı çağrılara içer her da bir cevap niteliğinde bu iftira. Diğer taraftan siz bu ülkenin ve Türk silahlı kuvvetlerine alenen de iftira ediyorsunuz. Terör örgütünün çağrısına kulak verip terör örgütüne adeta uluslararası kamuoyunun son derece hassas olduğu kimyasal silah kullanmak gibi bir iftirayı Türk ordusuna ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine atıyorsunuz. Şimdi Allah aşkına bunu eğer normal kabul edebilecek ve bunun ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirecek, bir hukuk insanı varsa çıksın bir açıklama yapsın. Bütün dünyada teröre ve terörizme karşı verilen mücadelede ortak kararlar ilkeler ortadayken Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi demokrasisini korumak için demokratik siyasetinin kendisini var etmek için verdiği mücadele ortadayken birilerinin terör örgütüne cansuyu niteliğinde ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin terörle mücadelesini akamete uğratacak şekilde ve terör örgütünün televizyonunda bunu dile getirmesinde efendim herhangi bir bir şey yok diyemez” ifadelerine yer verdi.
Mahir Ünal, genç iş insanlarıyla bir araya geldi
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.