34,3218$% -0.19
36,6331€% -0.67
44,2212£% -0.57
2.890,61%-2,61
2.618,92%-2,45
9.276,78%1,00
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Nevhiz Gündoğdu, astım tedavisinin başarılı olmasında astım tanısının doğru konulmasının çok önemli olduğunu söyledi.
Mayıs ayının ilk salı günü kutlanan Dünya Astım Günü nedeniyle bir açıklama yapan Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, astım hastalığının, hava yollarının aşırı duyarlılığı ile özellikle gece hırıltılı solunum, nefes darlığı, öksürük ve göğüste sıkışıklık nöbetleri ile seyrettiğini kaydetti.
SANKO Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı da olan Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, astım hastalığının kişiye farklı belirtiler verdiğini, tedaviyle ya da nadiren kendiliğinden düzelebildiğine vurgu yaptı.
Kişisel ve çevresel etkenlerin astımın ortaya çıkmasında önemli rol oynadığını anımsatan Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, risk faktörlerini şu şekilde sıraladı:
“Ailede astım olması, sigara kullanımı, erişkinde kadın, çocuklukta erkek cinsiyet, obezite, polenler, mantarlar, küfler, ev tozu akarları, ev hayvanları, hava kirliliği yanında sağlık çalışanlarında lateks, çiftçilerde soya tozu gibi bazı mesleklerde oluşan maruziyetler de astıma neden olabilmektedir.”
SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ ÖNEMLİ
Astım tanısı konulurken, hastadan alınacak bilginin çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, “Tanı, sıklığı ve şiddeti zaman içerisinde değişebilen nefes darlığı, hışıltılı solunum, öksürük ve göğüste sıkışma hissi gibi semptomlar ve değişken hava akımı kısıtlanmasının varlığı ile konulabilir” ifadelerini kullandı.
Hastanın hiç belirti vermediği dönemlerde muayenesinin normal çıkabileceğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, şu bilgileri aktardı:
“Muayenesinin normal çıkması hastada astım olmadığı anlamına gelmez. Tanının solunum fonksiyon testleri ile de desteklenmesi bu açıdan önemlidir. Solunum fonksiyon testlerinin normal sonuçlanması da astım tanısını bertaraf etmez. Alerjinin değerlendirilmesi, kişisel astım belirtilerine neden olan risk faktörlerinin ayırt edilmesine yardımcı olabilir.”
ALERJİK DEĞERLENDİRME GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Astım ile alerjik hastalıklar arasında güçlü bağ olduğunu anlatan Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, astımla en sık alerjik rinitin birlikte görüldüğünü, bu nedenle astımlı kişilerde alerjik değerlendirme yapılmasının tanı ve tedavi düzenlenmesinde yararlı olacağını bildirdi.
Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, “Alerjik astım tanısında, alerjenden korunma, alerjen spesifik immünoterapi açısından değerlendirme ve ağır astımlı olgularda anti-IgE tedaviye karar verme açısından özellikle önem taşır” diye konuştu.
YAPILABİLECEK TESTLER
Hastanın maruziyetle oluşan duyarlılıklar açısından değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, şöyle devam etti:
“Bahar aylarında gelişen şikayetlerde polen duyarlılığı, özelikle evde ve gece ortaya çıkan yakınma durumunda ev tozu akarı duyarlılığı, küflü ortam maruziyeti varsa küf mantarı duyarlılığından şüphelenilir.
Anamnezinde (Anamnez, doktorun hastaya teşhis koyma amaçlı olarak hastaya sorduğu sorular sonucu elde ettiği hastanın öyküsüdür) alerji düşünülen hastada ilk tercih edilecek yöntem deri prick testidir. Spesifik IgE ölçümü atopinin değerlendirilmesi için kullanılabilir. Yaygın cilt hastalığı veya anafilaksi öyküsü bulunan hastalarda tercih edilebilir.”
ASTIMDA İLAÇLARIN DOĞRU KULLANIMINA DİKKAT EDİLMELİDİR
Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, astım hastalığında ilaçların doğru kullanımına yönelik ise şu paylaşımı yaptı:
“Astım hastalığının tedavisinde ilaçlar ağızdan, damar ve solunum yoluyla alınmaktadır. Bu ilaçla hastalığı kontrol edici ve rahatlatıcı etkilere sahiptir. Solunum yoluyla alınan ilaçların akciğerlere yan etkisi az ve tedavide de etkinliği nedeniyle sık tercih edilmektedir. Tedavide etkinlikleri için bu ilaçların doğru kullanımı gerekmektedir. Tedavide solunum yoluyla kullanılan ilaçlar kullanılacak ise hastalara bu konuda eğitim verilmeli ve cihazların doğru biçimde kullanıldığı mutlaka kontrol edilmelidir.”
COVID- 19 SALGINI DÖNEMİNDE TAKİP ÖNEMLİ
Hedeflerinin astım tedavisinde tam kontrol olduğuna işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, “COVID – 19 salgını döneminde de astım tedavisinin devamlılığı önemlidir. Hekim – hasta iş birliğiyle, kişiye özgü tedavi programları oluşturulmalı, tedavinin yanı sıra korunmaya da çok dikkat edilmelidir” uyarısında bulundu.
Hastanın astım tetikleyicileri konusunda eğitilmesinin hastalıktan korunmada önemli bir yere sahip olduğunu hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Gündoğdu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hastalar geçirdikleri ataklarla tedavi maliyetleri ile maddi kayıplar, okul ve işe gidememe gibi nedenlerle sosyal kayıplar yaşamaktadırlar. Tüm bu nedenlerle kişinin kendini korumasının yanında uygun tedavi seçenekleriyle de atakların önüne geçilmesi çok önemlidir.”
EKLEM KİREÇLENMESİNE KÖK HÜCRE TEDAVİSİYLE AMELİYATSIZ ÇÖZÜM
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.